29 Mart 2015 Pazar

Edward Bradford TİTCHENER

                                       Edward Bradford TİTCHENER
 


        E. B. Titchener kendisini Wundt’un sadık takipçisi olarak ilan ederken, aslında Wundt’un sistemini kökten değiştirdi ve yapısalcılık (structuralism) adı altında kendi yaklaşımını ortaya koydu. Bu iki sistem birbirinden oldukça farklıydı ve “yapısalcılık” sıfatı Wundt psikolojisi için değil, ancak Titchener psikolojisi için kullanılabilirdi. Yapısal psikoloji daha yeni hareketlerin kendisine meydan okumasına kadar ABD’de birkaç yıl boyunca şöhret kazandı.
 Titchener Amerikan psikoloji tarihinde oldukça etkili olmasına rağmen, onunla aynı dönemde ABD’de çalışmalar yapan başka kişiler (özellikle William James, G. Stanley Hall ve James McKeen Cattell) psikolojiye yönelik kendi farklı yaklaşımlarını geliştirmişlerdi. Wundt bilinç içeriklerini ve elemanlarını kabul ediyor olmasına rağmen, asıl ilgilendiği nokta, bunların, tamalgı yoluyla yüksek düzeyli bilişsel süreçler halinde düzenlenmesi idi. Wundt İngiliz empiristler ve çağrışımlar tarafından geliştirilen mekanik ve edilgen çağırışım düşüncelerine zıt bir şekilde, zihnin, bilinç elemanlarının iradi olarak düzenleyebilecek güce sahip olduğu görüşündeydi. 
Titchener empiristlerin ve çağrışımcıların zihnin içerikleri veya elemanları ve çağrışım aracılığıyla oluşan mekanik bağlantı düzeni üzerinde yoğunlaşmalarını onaylıyordu. Tilchener’in İngiltere’de doğduğu ve Oxford Ünıversitesi’nde eğitim gördüğü düşünülürse bu hiç de şaşırtıcı olmaz. O, Wundt’un tamalgıya verdiği önemi yararsız sayıp dikkate almamış ve onun yerine bilincin yapısını şekillendiren elemanlar üzerinde yoğunlaşmıştır. 
Titchener’in görüşüne göre, psikolojinin asıl görevi bu basit bilinçli deneyimlerin doğasını keşfetmek, yani, bilinci kendini oluşturan ayrı parçalara analiz etmek ve bunu yaparken bilincin yapısını keşfetmekti. Titchener bunu gerçekleştirmek amacıyla Wundt’un içgözlem metodu üzerinde bazı değişiklikler yaptı. Yapılan bu değişikliklerle içgözlem metodu Wundt’tan çok Külpe’nin yaklaşımına benzemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder